Mevlana diyor ki; “Mum olmak kolay değildir, ışık saçmak için önce yanmak gerek.”
Bu sebepten dolayıdır ki, her alanımızda ağırlığını hissettiğimiz siyasetin içinde, bu vaziyet biraz fırsatçılık ile ilişkilendirilir. Bu durumu ister lehine, isterse aleyhine çevirmek, kişinin kendi becerisine kalmıştır.
Tabi bazen de işin kolayına kaçılır ve basireti bağlanmış şeklinde yorumlanıp, kestirmeden işin içinden çıkılır. İşte ben, Rıfat Kutlu’nun durumunu dili tutulmuş, basireti bağlanmış, kabala büyüsü ile aklı çalınmış, hatta ne yapacağını da şaşırmış bir vaziyette görüyorum. Referandum sonuna kadar sessiz kalacağıma söz verdim ama susmakta işe yaramıyor.
Dil sussa, gönül razı gelmiyor işte...
AK Parti İlçe Teşkilatı’nın başına geldiği günden beri ne hikmetse treni raya bir türlü oturtturamadı. Daha ilk ismi açıklandı, birilerinin adamı oldu. Sonra yetinmeyenler, 'yok o onun değil, ötekinin adamı' dediler. Neden? Akrabalık var ondan denildi.
Tam bu konulardan sıyrıldı derken, FETÖ’den tutuklanan abisinin durumu, işi iyice çıkmaza soktu ve sonra falçata kesiği misali dikişte tutmuyor.
Neredeyse 1 buçuk yıldır sorunsuz tek bir ay dahi geçirmeyen, şahsı başta olmak üzere bu durumun teşkilatın tümüne sıçradığı artık her haliyle kendisini hissettiriyor. Diyeceksiniz ki bu yaşananların bir kısmı rutin, bir kısmı spontane, diğer bir kısmı ise kader…
Ben, hepsine 'evet' diyorum!
Kendisiyle münakaşamızın samimi olduğu dönemlerde hatırlayacaktır; “Aklını kullanırsan, bu söylemlerin hepsini günü geldiğinde onlara yedirirsin. Ama durumu kontrol altına alamazsan, bilesin ki ilk seni yerler…” dedim.
İsimde verdim! Dedim ki; “Sana şah damarın kadar yakın olanlar, aslında sana en çok zarar verenler olacak.”
Bu söylemin sadece teşkilat ile alakalı değil de, kendi soyadını taşıyanlar ile de eşleştirildiğinde, işte bugünkü manzaranın tablosu ortaya çıkıyor. İlçe teşkilatında yaşanan kavgaların sesi, üst katlardan duyuluyor artık. Komşular şikayet ediyor!
Sağlıklı bir seçim süreci yaşanmadığı gibi, başına buyrukluk neredeyse tamamen entegre olmuş durumda. İlçe başkanının kontrolünden çıkan teşkilatın, artık tamamen zayıfladığını görüyoruz!
SKM Başkanı Elif Hanım’ın göreve geldiğinde kaleme aldığım yazımı hatırlayanlar olacaktır. Sonrasında bana kükreyenlere dediğim gibi; “Davul kendinde, tokmak başkasında bu iş olmaz.”
Bazı meslektaşlarımın, Sayın Kutlu’nun düştüğü bu durumu "sınav veriyor" şeklinde yansıtma gayretleri olsa da, aslında durumun “tamamen duygusal” olduğunu hatırlatmak istiyorum.
Yapılan onca programlar boş geçiyor. Toplantılar ve parti aktivitelerine katılım olmuyor. Sosyal medya hesaplarından paylaşılan ve neredeyse aynı yüzleri görmekten, millete gına geldi. Ev ziyaretleri adı altında, akraba ziyaretleri yapılıyor ki vs. vs…
En acısı da ne biliyor musunuz? Silivri’de AK Parti’ye güven yerlerde!
Hâlbuki Kurucu Genel Başkan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ayakta tutan tek gerçeğin güven olduğu bir ortamda! Yazık diyorum…
Neyse, bendeniz yüzde 55 olarak hedeflenen 16 Nisan akşamını sabırla bekliyorum…
***
KARAKAŞ İŞİ BİLİYOR!
Konumuz siyasetle devam ederken, önemli bir konuda daha iki kelam edelim mi?
Her defasında söylerim; “Fırsat rüzgâra benzer, marifet onu geçerken tutmaktır.” Bilindiği üzere geçtiğimiz ay gündemimize tesiri yüksek bir bomba düştü. Silivri ve Çerkezköy sınırları içerisinde planlanan Termik Santral için yaklaşık 485 hektarlık bir alanın imar planı askıya çıktı. Tabi bu haberin duyulmasının ardından kopan fırtınaların halen tozu dumanı havada duruyor.
Başta Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar ve Çerkezköy Belediye Başkanı Vakap Akay, çeşitli programlar tertipleyip, “ölüm bacalarını istemiyoruz” diyerek tepkilerini dile getirdiler. Bunun yanında yine sivil toplum örgütleri, avukatlar, hatta olay Greenpeace(uluslararası) programlara kadar götürüldü. Anlayacağınız yapılmasını önlemek adına her türlü girişimlerde bulunuldu. Sonuç?
Hah şimdi sonuca gelelim…
Yapılması kesin gözüyle bakılan bu termik santral için, 'kim ne diyecek' diye bakarken, geçen akşam ikinci bir bomba daha patlatılarak, bu sefer ölüm vuruşu yapıldı. Ne mi oldu?
“Termik Santral Yapılmayacak” dendi.
Kim? Metin Karakaş…
Fener Mahallesi'nde yapılan kahve toplantısına bende katıldım. AK Parti’nin köy ekibi ile mümkün olduğunca programlara katılmaya özen gösteriyorum. Geçtiğimiz Cuma akşamı da Fener'de yapılan programın katılımcısı AK Parti İl Yönetim Kurulu Üyesi Metin Karakaş’tı. Referandumda neden “Evet” denilmesi konusunda bilgiler paylaştı ve vatandaşlara çeşitli doneler sundu. Şimdi detaylara girersek konumuzun ana maddesi dağılacak, o bakımdan asıl konuya geleyim istiyorum.
Sayın Karakaş’a soru sormayalı çok uzun süre oldu. En son soru sorduğumda ilçe başkanıydı, gerisini siz düşünün :)
Program sonunda kendisine, 'termik santral konusunda gelinen son aşama nedir' şeklinde bir soru yönelttim. Çünkü Karakaş’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Enerji Bakanı Berat Albayrak’la birebir görüştüğünü ve bu olayı yakinen takip ettiğini biliyorum. Düşünsenize yıllar sonra bir soru soruyorsunuz ve aldığınız cevap tüm dengeleri alt üst ediyor.
Kimileri 'bunda ne var, gayet doğal' gibi karşılasa da, ben ilçedeki dinamitleri iyi bilen birisiyim!
Termik santral konusunda, yerelde iktidar ve muhalefet olarak top yekûn, 'acaba buradan bize ne düşer' hesapları yaparken, Karakaş doksandan çaktı golü!
Tabiri caizse, silindir gibi geçti hepsinin üzerinden…
Belediye Başkanları, Milletvekilleri, İlçe Başkanları ve STK’lar gibi bu konu hakkında sürekli kapalı kutu, boş tribüne oynayanları resmen yan yatırdı.
Metin Bey'in; “Ben konuyu Cumhurbaşkanımıza ve Bakanımıza bizzat ileterek, olumsuz tüm raporları kendilerine ilettim” demesi, ardından net bir ifade kullanarak, 'yapılmayacak' sözleri, ilçe halkına verilecek en güzel müjdedir.
Bunu ilk olarak açıklama becerisine sahip olamayanlar, bundan sonra en azından konuyu detaylıca her köşede anlatarak, durumu lehlerine çevirme gayretine düşsünler, umarım!
Kızıyorum filan ama Karakaş işi biliyor kardeşim!
Güzel bir hafta diliyorum…